Orjinali bir kibrit kutusundan küçük boyutları ile fotoğraftaki gencecik omuzlara ankastre şık ceketin Türk giyim tarihi açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Marmara ve Ege Kıyısındaki köhne tatil kasabalarının kıyı boylarını, devlet kurumlarına ait ve hep kıyılarda konuşlu “eğitim tesisleri”ni, Egedeki tatil sitelerinin beton yollarını akşam yemekler yenilip, bulaşıklar yıkandıktan sonra, kafileler halinde arşınlayan teyzelere ait yaygın giyim tarzının bilinen ilk fotoğrafı olmasından kaynaklı… Bu okumayı ”Toplumunun orta ve üst yaş grubu dişil üyelerinin içinde bulunulan iklimsel koşullardan bağımsız, güneş ışığı kaybolunca (akşam) vücutlarının üst kısmına, kol bölümlerini kullanmadan yerleştirdikleri tercihan yün örgü giysilerle dolaşmaları” şeklinde de özetlemek mümkün tabii. Türklere özgü o iklimsel korunma içgüdüsünün karabasanları “ceryan”, “beline beline vurma” ve “boğazların ağrıması”, ancak “omuzlara bir şey almak”la izale edilebilir zaten.
***
Fakaaat, gerçekte yirmili yaşların başındaki bu küçük gruptan Kemalist devrimin yaratmayı düşlediği, her türlü imkanı seferber ederek var gücü ile üzerinde çalıştığı yeni düzenin yeni insanları olarak söz etmek isterim. Bu sosyal mühendislik projesinin yöntemleri, kodları, kritik imgeleri, başarıya ulaşıp ulaşmadığı ve sonuçları türü konulara burada girmeyeceğim. Nasıl olsa, başka fotoğrafların söyleyecekleri üzerinden tartışma fırsatları olacak.
Kırkların başı veya otuzların sonundan bir eğlence gecesi. Parlak üniversite talebelerini Cumhuriyet elitlerine tanıtma amacıyla Ankara Halkevi tarafından düzenlenen balolardan biriymiş gibi geliyor nedense. Ustaca dikilmiş kıyafetlerin inanılmaz özen ve kalitesi, bu gençler tarafından rahatça taşınışları; onların varlıklı, köklü ailelerin kendine güvenen, kentli bireyleri olduklarını söylüyor. Biraz daha detaya inelim: Kızların şık, yaşlarına uygun saç biçimleri, ceketini omzuna almış olanın kolundaki zarif dikdörtgen saat, sol baştaki genç adamın kravatının bağlanışındaki ustalık. Tüm bunlar otuzlarda, kırklarda toplumun hemen her kesimini kavuran o kıyasıya yoksulluğun epey uzağında olduklarının kanıtları. Oysa döneme ait öğrenci fotoğraflarında fazlaca giyilmiş ceketlerin pantolonların, ayakakabıların köhneliği dikkat çeker. Ertesi sabah Dil Tarih Coğrafya’nın, Mülkiye'nin amfilerinden birinde derse girdiklerinde üzerlerinde mutlak aynı temizlik ve özende başka giysiler olacak.
Maalesef önlerindeki masada nereler olduğunu, o gece nelerin yenip içildiğini göremiyoruz. Bunlar bize gecenin niteliği hakkında daha fazla bilgi verebilirdi. İki çift olarak gidilmiş Batı tipi bu eğlentide söz ve davranışların tümü hiç şüphesiz terbiye ve ölçü dahilinde. Fakat; gecenin bir anında, ceketini omuzlarına almış genç kızın, sağındaki genç adamın ne olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğimiz bir davranış veya sözü üzerine kırıldığı, canının sıkıldığı kesin. Diğerleri fotoğrafın çekildiği yöne bakarken, Nevin - veya- Ülkü’nün başı Necati’ye yönelik. Fotoğrafın yakaladığı, hayranlık ve sevgi dolu bir bakış değil. Kırgınlık, sitem ve bir parça da, “evet şu anda kırgın ve üzgün olabilirim ama, göstereceğim sana” katkılı bir bakış. Necati cesur ve umursamaz bir ifade ile bakıyor bizlere. Muhtemelen toyluktan kaynaklı bu ahmakça cesaret ona yakında pek pahalıya mal olacak !
Neler söylediğini az çok kestirmeme rağmen, gerçeğin ne olduğunu öğrenmeyi en çok istediğim, merak ettiğim fotoğraflardan biri de bu.
BvP.
Gençler aylar öncesinden planlanan bu önemli gecede
oturdukları locadan belki de fotoğrafın sağında kalan, bir sahnede bir temsili
veyahut töreni seyretmek üzere oradalar, belki de az önce seyrettiler. Şimdi
önlerinde duran, metal bir kup içerisinde servis edilmiş dondurmalarını yemeye
başlamak üzereler. Masadaki erkeklerin gururla karışık yılışık tebessümleri
gözden kaçmıyor; bilhassa masanın sağ yanındaki delikanlının ceketinin önünü
açarak yan dönüp kolunu diğer sandalyenin sırtına dayayışı daha alışkın,
gecenin bir vakti dışarıda, eğlencede bulunmakta tecrübeli olduğunu gösteriyor.
Belki bu tecrübenin karşılığı olmadığından, kızlar, erkekli-kızlı balolara
katılan modern Cumhuriyet kadını kimlikleriyle heyecandan yaprak gibi
titrediklerinden sert durabilmek için kollarını kendilerini korumak ister gibi
kavuşturmuşlar. Bu kol pozisyonundan anlaşılacağı üzere henüz buzlar
çözülmemiş, sohbet ilerlememiş. Her ikisinin yakasında da gecenin hatırası,
büyük ihtimalle o salonda bir arada bulunmalarının sebebi olan organizasyonun
dağıttığı birer broş. Soldaki kızın omuzlarında yaz akşamları mangal bulaşığı
kaldırıldıktan hemen sonra balkonda konken oynanırken zahmetsizce sırta çekilen
merserize hırka gibi yerleştirilmiş, sert kumaşı yüzünden kolları yerinden
çıkarılmış bir vitrin mankenine giydirilmiş gibi duran ceketi. Başını planlı ve
azimli bir tepkiyle uzun süre sola çevrili tutarak o zamanlar pek de şipşak
bitmeyen bu sürecin tamamlanmasını, fotoğrafın çekilmesini beklemiş. Belki de
hantal fotoğraf makinasıyla yanına gelip bir poz çekmeyi teklif eden
fotoğrafçıyı tersledi, diğerleri çok karşı koymayınca böyle en abartılı
mimiklerle başka tarafa bakıp somurtarak tavrını ortaya koyuyor. Her nereye
bakıyorsa, kesinlikle yanındaki erkeğe yönelik değil diye tahmin ediyorum.
Zaten ilk bakışta öfkesinin hedefi gibi görünen delikanlının rahatlığı kızın
öfkesiyle örtüşmüyor, kızgın bakışlar masaya hayli yakın oturmuş çocuğun
sırtını yalayıp uzakta başka bir noktaya devam ediyor.
Elmira
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder