25 Temmuz 2012 Çarşamba

Ben Sana Kırgınım Necati


Orjinali bir kibrit kutusundan küçük  boyutları ile  fotoğraftaki gencecik omuzlara ankastre şık ceketin Türk giyim tarihi açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Marmara ve  Ege Kıyısındaki köhne tatil kasabalarının kıyı boylarını,  devlet kurumlarına ait ve hep kıyılarda konuşlu “eğitim tesisleri”ni, Egedeki tatil sitelerinin beton yollarını akşam yemekler yenilip, bulaşıklar yıkandıktan sonra,  kafileler halinde arşınlayan teyzelere  ait  yaygın giyim  tarzının bilinen ilk fotoğrafı olmasından kaynaklı… Bu okumayı ”Toplumunun orta ve üst yaş grubu dişil  üyelerinin içinde bulunulan iklimsel koşullardan bağımsız,  güneş ışığı kaybolunca (akşam) vücutlarının üst kısmına, kol bölümlerini kullanmadan yerleştirdikleri tercihan yün örgü giysilerle dolaşmaları” şeklinde de özetlemek mümkün tabii.  Türklere özgü o  iklimsel korunma içgüdüsünün karabasanları  “ceryan”, “beline beline vurma” ve “boğazların ağrıması”,  ancak “omuzlara bir şey almak”la izale edilebilir zaten.
***
Fakaaat, gerçekte yirmili yaşların başındaki bu küçük gruptan Kemalist devrimin yaratmayı düşlediği,  her türlü imkanı seferber ederek var gücü ile üzerinde çalıştığı yeni düzenin yeni insanları olarak söz etmek isterim. Bu sosyal mühendislik projesinin yöntemleri, kodları, kritik imgeleri, başarıya ulaşıp ulaşmadığı  ve sonuçları türü konulara burada girmeyeceğim. Nasıl olsa, başka fotoğrafların söyleyecekleri üzerinden tartışma fırsatları olacak.
Kırkların başı veya otuzların sonundan bir eğlence gecesi. Parlak üniversite talebelerini Cumhuriyet elitlerine tanıtma amacıyla Ankara Halkevi tarafından düzenlenen balolardan biriymiş gibi geliyor nedense.   Ustaca dikilmiş kıyafetlerin inanılmaz özen ve kalitesi, bu gençler tarafından rahatça taşınışları; onların varlıklı, köklü ailelerin kendine güvenen, kentli bireyleri olduklarını söylüyor. Biraz daha detaya inelim:  Kızların şık, yaşlarına uygun saç biçimleri, ceketini omzuna almış olanın kolundaki zarif dikdörtgen saat, sol baştaki genç adamın kravatının bağlanışındaki ustalık. Tüm bunlar otuzlarda, kırklarda toplumun hemen her kesimini kavuran o kıyasıya yoksulluğun epey uzağında olduklarının kanıtları. Oysa döneme ait  öğrenci fotoğraflarında fazlaca giyilmiş ceketlerin pantolonların, ayakakabıların köhneliği dikkat çeker. Ertesi sabah Dil Tarih Coğrafya’nın, Mülkiye'nin amfilerinden birinde  derse girdiklerinde üzerlerinde mutlak aynı temizlik ve özende  başka giysiler olacak.
Maalesef önlerindeki masada nereler olduğunu, o gece nelerin yenip içildiğini  göremiyoruz. Bunlar bize gecenin niteliği hakkında daha fazla bilgi verebilirdi. İki çift olarak gidilmiş Batı tipi bu eğlentide söz ve davranışların tümü hiç şüphesiz terbiye ve ölçü dahilinde.   Fakat;  gecenin bir anında, ceketini omuzlarına almış genç kızın, sağındaki genç adamın ne olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğimiz  bir davranış veya sözü üzerine  kırıldığı, canının sıkıldığı kesin. Diğerleri fotoğrafın çekildiği yöne bakarken, Nevin - veya- Ülkü’nün başı Necati’ye yönelik. Fotoğrafın yakaladığı, hayranlık ve sevgi dolu bir bakış değil. Kırgınlık, sitem ve bir parça da, “evet şu anda kırgın ve üzgün olabilirim ama, göstereceğim sana” katkılı bir bakış. Necati  cesur ve umursamaz bir ifade ile bakıyor bizlere. Muhtemelen toyluktan  kaynaklı bu ahmakça cesaret ona yakında pek pahalıya mal olacak ! 
Neler söylediğini az çok  kestirmeme rağmen, gerçeğin ne olduğunu öğrenmeyi en çok istediğim, merak ettiğim fotoğraflardan biri de bu.  
BvP.

Gençler aylar öncesinden planlanan bu önemli gecede oturdukları locadan belki de fotoğrafın sağında kalan, bir sahnede bir temsili veyahut töreni seyretmek üzere oradalar, belki de az önce seyrettiler. Şimdi önlerinde duran, metal bir kup içerisinde servis edilmiş dondurmalarını yemeye başlamak üzereler. Masadaki erkeklerin gururla karışık yılışık tebessümleri gözden kaçmıyor; bilhassa masanın sağ yanındaki delikanlının ceketinin önünü açarak yan dönüp kolunu diğer sandalyenin sırtına dayayışı daha alışkın, gecenin bir vakti dışarıda, eğlencede bulunmakta tecrübeli olduğunu gösteriyor. Belki bu tecrübenin karşılığı olmadığından, kızlar, erkekli-kızlı balolara katılan modern Cumhuriyet kadını kimlikleriyle heyecandan yaprak gibi titrediklerinden sert durabilmek için kollarını kendilerini korumak ister gibi kavuşturmuşlar. Bu kol pozisyonundan anlaşılacağı üzere henüz buzlar çözülmemiş, sohbet ilerlememiş. Her ikisinin yakasında da gecenin hatırası, büyük ihtimalle o salonda bir arada bulunmalarının sebebi olan organizasyonun dağıttığı birer broş. Soldaki kızın omuzlarında yaz akşamları mangal bulaşığı kaldırıldıktan hemen sonra balkonda konken oynanırken zahmetsizce sırta çekilen merserize hırka gibi yerleştirilmiş, sert kumaşı yüzünden kolları yerinden çıkarılmış bir vitrin mankenine giydirilmiş gibi duran ceketi. Başını planlı ve azimli bir tepkiyle uzun süre sola çevrili tutarak o zamanlar pek de şipşak bitmeyen bu sürecin tamamlanmasını, fotoğrafın çekilmesini beklemiş. Belki de hantal fotoğraf makinasıyla yanına gelip bir poz çekmeyi teklif eden fotoğrafçıyı tersledi, diğerleri çok karşı koymayınca böyle en abartılı mimiklerle başka tarafa bakıp somurtarak tavrını ortaya koyuyor. Her nereye bakıyorsa, kesinlikle yanındaki erkeğe yönelik değil diye tahmin ediyorum. Zaten ilk bakışta öfkesinin hedefi gibi görünen delikanlının rahatlığı kızın öfkesiyle örtüşmüyor, kızgın bakışlar masaya hayli yakın oturmuş çocuğun sırtını yalayıp uzakta başka bir noktaya devam ediyor.

Elmira

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder