Dokuz yüz otuz altı senesi ağustos
ayının sekizinci günü. Evin asmalar, çiçeklerle dolu güzel bahçesinde yakın çevresi ile
gelin ve damat.
|
Evin
küçük kızları olan ikizlerden hiç olmazsa bir tanesinin kendine uygun kısmet
bulması ev ahalisini şenlendirmiş, bu babasız ailenin erkeksiz kalabalığı yıkık
dökük konağın arka bahçesinde bir köşeye koydukları küçük halının etrafında,
iki sandalye üstüne oturmuş gelin ile damadın etrafına toplanmışlar. Ortadan
ayrılmış briyantinli saçları, parlayan boyalı pabuçları ve uygunsuz bir neşeyle
yaprakları saçılmış yaka çiçeği ile damat, belli belirsiz yumuşak bir ifadeyle
kameraya bakıyor. Gelinin evliliğe hevesi, damadın üstüne bastırdığı sağ
kolundan belli; belki de aileden çekindiğinden müstakbel kocasının elini
tutamamış, koluna girememiş. Zıpır
mizacına uygun şekilde duvağının süslü bandı başında eğri vaziyette. Kardeşleri
gibi dudaklarına koyu kırmızı, vişneçürüğü rengi bir ruj sürmüş bu küçük kadın,
sırada dizleri üstünde oturmuş kız çocuğunu saymazsak fotoğrafta dişleri
görünerek gülümseyen tek kişi. Küçük, kibar yüzüne yayılmış ince dudaklarının gülümsemesi,
onu olduğundan daha çocuksu gösteriyor.
Fotoğrafın sol baş tarafında kalan ikiz kız kardeşi
başını hafifçe öne eğmiş; kardeşininkinin tıpatıp aynısı dudaklarının iki
köşesinde muzip bir gülümsemenin hemen öncesinde görülecek bir yukarı kıvrılış.
Adeta sırtını döndüğü ve böylece kompozisyondan ayrıldığı için fotoğrafa sonradan
yapılmış bir ilave gibi duracağı pozunda, büyük ablası ve eniştesi arkasında
kalmış. Bu durum giysisiyle ilgili şu gözlemi daha kolay görünür kılıyor: Evli
ablanın belki de güzel bir mağazadan satın alınmış parlak kumaştan elbisesinin
basit bir versiyonu onun için evde dikilmiş. Yakanın işlemesi, ablasının
omuzlarını açıkta bırakan kol modelinin özeni onunkinde görülmüyor; mat kumaş
üzerine kolları kelepçelemiş, yakası büzüş büzüş bir elbise onunki. Yalnız, ablasından daha gösterişli durmuş
olsa da, herhalde ablasının kayınvalidesi tersini düşünüyor ki karşı köşedeki gelinini
süzerken poz vermeyi unutmuş.
Elmira.
Genellikle düğün fotoğraflarının odağında
kovandaki kraliçe arı görkemi ile gelin olur. Günün önemi saçına, makyajına
giydiğine yansır, bu kadar özen gösterilen her kadının çok güzel olduğunu, hiç
olmazsa görüneceğini biliriz. Bazen de bu rol ister istemez başkaları
tarafından çalınır, çalınması kaçınılmaz olur. İşte bu da öyle bir fotoğraf.
Çizgili smokin pantolonu, yakasında çiçeği ile
yakışıklı damat ile sevimli ve zarif gelin, (ancak “sevimli” sıfatı
aklıma geliyor nedense) maalesef sol başta
keskin bakışları ve çapraz bantların çekici hatlarını
vurguladığı şık elbisesi içindeki genç kızın güzelliği
karşısında -belki de hak etmedikleri
ölçüde- sönükleşiyorlar. Bu kız gelin’in
iki kardeşinden küçük olanı galiba. Kaş ve dudak benzerliklerine bakarak, büyük
ablanın da kocasının yanında, soldan
üçüncü olduğunu düşünüyorum. Küçüğün kol ve boyundaki süslemelerin aynısı onun üzerinde de var. Gelinin en yakınları oldukları için de çok daha özenli ve
gösterişli elbiseler içerisindeler.
Belki evin kolayca görülebilen ve
bahse değer ince çıtalardan yapılmış
giyotin kafeslerinden, küçükler düşmesin diye yan duvarına ağ gerili havuz ve yere serili güzel halıdan da söz etmek gerekli ama ben de gözlerimi şu
sol baştaki parlak ışıktan alamıyorum
bir türlü!
BvP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder