15 Aralık 2012 Cumartesi

Yüzsüz Adam / Kestim Aldım


Kestim Aldım 


Gözden düşen,  ilişkilerin eskisi kadar tat vermez olduğu, hatta akla geldikçe tuz ruhu içmişçesine mideyi yakan insanları toplu resimlerden çıkarmak pek yabancısı olunan bir şey değil. Fotoğraflar üzerinde oynamak Stalin dönemi propagandacılarının da pek sevdiği bir uğraşlardan biri. Örneğin, otuzlarda Sovyet gizli servisinin başında olup, devrime zarar veriyorlar/verir olabilirler/ ya verirlerse/belki de vermişlerdir nerden biliyoruz he? Demek suretiyle kim bilir kaç bin insanı akıllara ziyan yöntemlerle temizleyip, "baskın karakter özellikleri insancıllıklarıydı" diyemeceğimiz yoldaş Stalin ve yoldaş Molotov’un bile yüreğini bunaltan Nikolai Yezhov temizlenip yerine Laurenti Beria geçtiğinde,fotoğraflardan da siliniyor. Sırası gelince Beira'da  temizleniyor, merak etmeyin. Haaa, yeri gelmişken; Yezhov’da kendisinden önceki şef Yagoda’yı temizliyor! Sürekli bir temizlik hali  işte. 


Bizim fotoğraftan temizlenenin bu denli büyük günahları olduğunu sanmıyorum. Yine de, solundaki hanımefendi’nin midesini tuz ruhu içmişçesine yaktığı kesin. Yüz ifadesinden kolayca anlaşılıyor zaten. Temizliği gerçekleştirenin de o olduğuna inancım tam. Ne denli bunalmış ki, zarif ve dikkat çekmeyecek bir yöntem üzerine kafa yormadan, ince bir makas (şu tırnak kesmek için kullanılan ucu sivri, hafifçe yukarı kalkık olanlardan) ile halletmiş işi.  Fotoğrafın  çok önemli bir anı belgelediğini düşünüyorum. Tümüyle yok etmek yerine, sadece can sıkıcı öge ayıklanmış. Acaba o anda, o fotoğrafta yer alan diğer kişiler de zihinlerinden bu şekilde kesip çıkarabildiler mi şu kareden zorla çıkarılanı? 

BvP 



Yüzsüz adam!
Fotoğraftan çıkartılması tesadüf değil; büyük ihtimalle kelimenin her iki anlamıyla da yüzsüz bu adam! Daracık bir alandaki manevra ustalığa bakacak olursak, manikür sırasında kullanılan ucu incecik et makası marifetiyle fotoğrafı kesen elbette ki bir kadın. Doğal olarak, bu işi yapanın kol kola oturduğu hanım olduğunu düşünüyorum (ki kadının kolları üstten kavrayan olduğuna göre demek bu ilişkide daha özveride bulunan, peşinden koşturan zaten hep kadın tarafı oldu). Canı nasıl yandıysa, kavga-dövüşle ilişkileri bittikten hemen sonra, yüzsüz adam henüz yatak odasından pılısı pırtısıyla henüz temelli ayrılmadan belki, küçük bir pikaptan yükselen nağmeler ve Türk kahveleri eşliğinde bir çay bahçesinde, sol tarafta kaldığını tahmin ettiğim deniz manzarasına karşı keyif ettikleri günün fotoğrafından adamın yüzünü alelacele ayıkladı.


Maalesef, gerçek hayatta olduğu gibi, yüzü çıkartılıp siyah beyaz fotoğrafta güneşli bir günün aydınlığına karıştırılsa, unutulmaya bırakılsa da, hantal vücutlarıyla fotoğrafların bir yerinde yayılıp,  filtreye dayanmış sigaranın son nefeslerini öngörülemeyen sinsi planların tebessümüyle içine çekiyor bu yüzsüz adamlar.
Elmira





10 Aralık 2012 Pazartesi

Balıklıova'da Dehşet / Balıklıova'da Üç Yabancı



Tahmin edileceği  gibi, bu işlere soyunmuş biri olarak koleksiyonumda epey fotoğraf var.  Fakat bu kadar garip olanı pek az (Belki de tuhaf fotoğraflar serisi de yapmalı). İlk bakışta normal gibi görünen bir an bu… Dar, ufak koyun kıyılarından birinde  sigara içen iki genç adam.  Belki de deniz bile değil;  kıyıya yakın bitki örtüsüne bakılırsa ufak bir göl kıyısı diye düşünmek daha uygun. Ama bütün bunlar pek önemli değil,  esas önemli ve anlaşılmaz olan; şu Orhan Kemal’in gençliğini  veya  40’ların Amerikan filmlerinden fırlamış dedektifleri andırır  genç adam ve duruşu, kareli gömleği, elindeki  komik plaj çantası ile bu iki adamın bir arada, aynı karede yer almaları. 

Aynı fon önündeki tek tek fotoğrafları bile muhtemelen bu denli garip gelmeyecekti. Ama şu halleri ile, deniz kıyısında işlenmiş feci bir cinayeti araştıran, birbirinden karakter ve  cinsel tercih itibarı ile epey farklı iki dedektifi  canlandırdıkları  bir filmin setindeler sanki (… Sabahtan beri  Balıklıova’da, üzerine eskice bir çarşaf örterek sineklerin hücumundan korumaya çalıştıkları cesedin başında sigara içip, kendi aralarında sessizce konuşarak  Karaburun’dan gelecek müddeiumumi’yi  bekleyen iki görevli olmaları pek ala mümkün.  Kareli gömlekli olan Adli Tıp Mütehassısı Kız Vasfi. Diğeri de,  İzmir Emniyeti Cinayet Masası komiserlerinden meşhur Fişek Celal. Manisa Lisesinden arkadaş, iyi dostlar olduklarından genellikle bu tür işlerde beraber görevlendiriliyorlar…) ne bileyim ben?.
 
BvP 





Balıklıova’da üç yabancı

Bu iki adam ve karşılarında durup fotoğrafı çeken üçüncüsü, çocukların yarı çıplak suda oynadıkları sıcak bir günde, Balıklıova’da, giyimlerindeki ciddiyetten ve sağdaki adamın elindeki çantadan da anlaşılacağı üzere kısa bir süre içinde gerçekleşecek bir şeyi, birinin gelmesini veya bir yere gitmeyi sıkıntıyla bekliyorlar. Eski detektif filmlerindeki kritik sahnelerde olduğu gibi neredeyse poz kesercesine birinin objektife, diğerinin yapılacakların hesabıyla uzak ufuklara bakması o ana gizem üstüne gizem yüklüyor. Bu esnada kazara kadrajın içine giren, bazısı keyifle uzanmış ve bazısı koşturan çocuklar ve uzakta yanaşan sandal, bu üç adamın beklediği her neyse onun yerli halk için çok da bir şey ifade etmediğini, tembel günlük yaşantının düzenini en azından şimdilik, doğrudan bozmayacağını gösteriyor.

Elmira